İyilik İçin Üret - Özge Özmen
Günümüzün teknolojilerini sosyal fayda odaklı kullanarak onkoloji servisindeki çocuklara, görme engelli bireylere Social Makerlab ile yeni bir dünyanın kapısını aralayan 24 yaşında genç bir sosyal girişimcinin hikayesi… Bu kez de hikayesini “Ben Gönüllüyüm” için anlattı.
18.04.2016
Özge Özmen’i tanıyalım?
18.04.2016
Özge Özmen’i tanıyalım?
- Ben Özge. Gazi Üniversitesi Ekonometri bölümü öğrencisiyim. 7 yıl sivil toplum kuruluşlarında görev aldım. Daha sonrasında Avrupa Birliği projesiyle 6 ay İtalya’da engellilerle ve çocuklarla çalıştım. Yurtdışı deneyimim de oldu bu bana çok fazla şey kattı, farklı bir perspektif kazandırdı. İtalya’dan döndükten sonra üniversite 3. Sınıftaydım ve hayatımda bazı değişiklikler yapma kararı aldım.Neler yapabilirim diye düşünürken sosyal girişimcilik kavramıyla tanıştım. Timur Tiryaki’nin kurmuş olduğu SOGLA’ya başvurdum. Sosyal girişimciliği öğrenme ve deneyim kazanma fırsatı buldum. Daha sonrasında sosyal inovasyonla ilgili etkinlikler düzenleyen Things Türkiye’yi Ankara’ya da getirebilmek için görüşmeler yaptım, Things Ankara’nın topluluk başlatıcısı oldum. Ankara’da sosyal girişimcilikle ilgili bir ekosistem oluşturmaya başladık. CoderDojo Türkiye, Makers Türkiye, Maker Çocuk, İstanbul MakerLab ekiplerinde de yer aldım. Bu yıl da kurucusu olduğum Social MakerLab ile Bilgi Genç Sosyal Girişimciler 2015 ödülünü aldık.
Avrupa'ya giderken, çocuklara ve engellilere gönüllü hizmet verirken temel motivasyonun neydi?
- Sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olurken temel hedefim büyük ve güzel bir çemberin içerisinde olmak, kendimi mutlu bir hayat içerisinde görmekti ve bunun için adımlar atıyordum. Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarında yapılan şeyler bana çok şey kattı. Ama bunu bir de farklı bir ülkede yaşamak istedim. Mutlu hikayelerime farklı bir ülkede yenilerini katmak istedim.
3-Avrupa’da gönüllülük hizmeti yaparken yaşadıkların seni nasıl etkiledi ?
Farklı bir ülkeye gitmek farklı bir perspektif kazandırıyor insana. İtalya’daki hizmette de Türkiye’deki gönüllülük faaliyetlerimde de temel özellik birbirine mutlu gözlerle bakan insanların olması. Aslında hepimizin bir bütün içerisinde yaşadığımızı fark ettirdi. Kalbimdeki sınırları yok etti ve mutluluğun, iyiliğin tüm evrene ait olduğunu hissettirdi.
Ankara’ya Things’i getirirken karşılaştığın zorluklar oldu mu?
- Ankara’da da bir sosyal girişimcilik ekosistemi olması gerektiğini düşündüm, buna ihtiyaç vardı ve ilgisi olan insanlar olduğunu da biliyordum. yapacağımız toplantılara katılımın ne kadar olacağı, toplantıyı sevip sevmeyecekleri yönünde biraz çekincem olmuştu başta, fakat toplantılarımız kalabalık ve güzel geçti ve Ankara’da böyle bir ekosistem oluşmasına katkıda bulunduğum için mutlu oldum. Şu an başka bir ekip devam ediyor çalışmalara.
Peki, Things’i Ankara’ya getirmeyi planladığına göre sosyal girişimciliğe ilgi duyan bir insandın. Peki sosyal girişimcilikle nasıl tanıştın?
- Okulumuzda girişimcilikle, inovasyonla ilgili etkinlikler düzenliyorduk. Etkinliğimize gelen konuşmacılarla etkinlikten sonra da iletişimi sürdürüyordum. Timur Tiryaki de benim için çok değerli isimler arasındaydı. Ben Timur Ağabey’i takip etmeyi hiç bırakmadım. Sosyal girişimcilik kavramıyla tanışmamda da Timur Ağabey’in rolü büyüktür.
SocialMakerlab fikri nasıl oluştu? Ekibi nasıl kurdun ?
- Makers Türkiye ve İstanbul Makerlab ekiplerinde çalıştım. Oradayken maker hareketini ve yeni teknolojileri bunları nasıl kullanabileceğimiz hakkında deneyim kazanma fırsatı buldum. Bir taraftan sosyal girişimcilikle ilgileniyordum, bir taraftan maker hareketiyle birlikte teknolojiyle nasıl sosyal fayda yaratabiliriz sorusuna cevap aramaya başladım kendi içimde. O sıralarda Kenan’la SOGLAdan tanışıklığımız vardı. Onlar Yırca’da sabun evinde çalışıyorlardı. Sabunları modelleme konusunda sıkıntılar yaşıyorlardı. Biz de 3 boyutlu yazıcılarla bu sorunun çözülebileceğini düşündük ve birlikte çalışmaya başladık. Daha sonra diğer teknolojileri de sosyal fayda için kullanabilir miyiz diye düşündük ve Social MakerLab oluştu ve socialmakerlab da hala birçok projemiz devam ediyor.
7- SocialMakerlab’ın diğer projelerinden de bahseder misin ?
Onkoloji hastahanelerine gidiyoruz orada sanal gerçeklik teknolojisini kullanıyoruz orada çocukları bir an için o dört duvar arasından çıkarıp ABD’de bir su parkına gidiyoruz ya da Fransa’daki bir müzeyi geziyoruz bu şekilde atölye çalışmaları yapıyoruz. İşitme engellilerle çalışıyoruz onların öğrenme süreçlerinde görselliğin gücünden yararlanmaları gerektiğini keşfettik. Biz de artırılmış gerçeklik uygulamalarını kullanarak eğitim süreçlerinde onlara destek oluyoruz. Normalde 4. Sınıfa giden bir işitme engelli 1. Sınıfa giden engelsiz bir öğrenciyle aynı düzeyde bilgiye sahip oluyor öğrenme süreçlerindeki zorluklardan dolayı ve genellikle görsel kartlarla öğrenim süreçleri devam ediyor. Biz de arttırılmış gerçeklikle onu biraz hızlandırmayı başardık şu anda çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca sosyal girişimcilere yeni teknolojileri ve trendleri aktaracağımız meetuplar tasarladık.
Arttırılmış gerçeklik gözlüklerini kullananlardan ve sanal gerçeklik gözlüklerini kullananlardan ya da sabun yapan Yırcalı kadınlardan nasıl geri bildirimler alıyorsunuz?
- Yeni teknolojileri sosyal sorumluluk ya da sosyal girişimcilik projelerinde kullanan çok fazla örnek yok. Bu yüzden oldukça ilgi gördü yaptıklarımız. Projelerimizde de çalıştığımız kişiler hayatlarına bir yenilik katıldığı için oldukça güzel tepkiler gösteriyorlar.

Günümüzde Türkiye pek çok sanayi ürününü ithal eden bir ülke. Teknolojiyle sosyal fayda yaratmayı amaçlayan SocialMakerlab’ın kurucusu olarak ileride Türkiye’nin daha üretici bir pozisyona geçeceğini düşünüyor musun?
- Türkiye üretici potansiyeli yüksek bir ülke, tek sorunumuz bunu pazarlayamamamız ve girişimlerimizi global ölçekte düşünüp değerlendiremememiz. Girişimcilik Vakfı’yla İsrail’e gittiğimde de gördüğüm, İsrail’deki neredeyse bütün start-uplar dünyaya açılıyor, o bakış açısıyla yola çıkıyorlar. Biz Türkiye’de global düşünme konusunda yetersiz kalıyoruz, bunu aşarsak üretim sürecimiz çok daha güzel noktalara gidecek.
Türkiye’deki sosyal girişimlere baktığımızda diğer girişimlere göre çok daha az kişi istihdam ediyorlar. Sence neden Türkiye’de yüzlerce kişiyi istihdam eden bir sosyal girişim yok? Sosyal girişimler diğer girişimlerden farklı olarak neyi eksik yapıyorlar ya da sosyal girişimlerin finansal kaynak elde etmesindeki engel nedir?
- Sosyal girişimcilik henüz Türkiye’de çok yeni bir kavram. Belki de temel sorun sosyal girişimlerin de bir girişim olarak davranması gerektiğini fark edememeleri. Öncelikle kavram kargaşasını ortadan kaldırmak gerekiyor. Ve finansal açıdan da başarılı sosyal girişimlerin kendi hikayelerini iyi bir şekilde anlatıp hem hedef kitleye kendilerini duyurmaları hem de diğer projelere ilham olmaları gerekiyor.
Y kuşağı hakkında ne düşünüyorsun? Sence Y kuşağının aktif bir şekilde iş hayatına katılması kurumsal şirketlerin de kurumsal sosyal sorumluluk konusuna bakışını dönüştürecek mi? Bu durum yeşil ekonomiyi güçlendirecek mi?
- Bizim kuşağımız daha özgür ruhlu ve dünyayla etkileşimi daha fazla. Bu da çalıştığımız şirketlerde kendini göstermeye başladı. Y kuşağının hiyerarşik bir örgütlenme anlayışı yok, her insanla daha hızlı temas kurup, daha aktif rol almak istiyoruz. Çalıştığımız şirketlerin de evrene,insana duyarlı olmasını talep ediyoruz.

Toplumsal sorunlara duyarlı bir sosyal girişimci olarak şu an hangi toplumsal sorunların bir sosyal girişime daha çok ihtiyaç duyduğunu düşünüyorsun?
- Biz şuan SocialMakerlab olarak şuan engelli vatandaşlarımızın yaşamını nasıl kolaylaştırabiliriz diye düşünüyoruz. Ve buna yönelik araştırmalar yapıp ürünler geliştiriyoruz.
Sence bizim eğitim sistemimiz öğrencileri sosyal fayda üretmeye yöneltiyor mu? Sen nasıl bir eğitim hayal ederdin insanların daha sosyal faydaya yönelik, sorun çözümüne yönelik girişimler yapmaları için?
- Şuan eğitim sistemimizin doğru işlediğini düşünmüyorum zaten ben de kendi okulumla biraz problemler yaşıyorum. Bence öğrencilerin ezberden çok bir şeyleri deneyip görmeye ihtiyaçları var. Daha fazla merak eden ve kendi merakı doğrultusunda heyecanlanan , ilerleyen kişilere ihtiyacımız var.
Sivil toplum kuruluşları çalışanlarının gönüllülerle doğru bir iletişim ve bağ kurduğuna inanıyor musun?
- Gönüllülerle iletişimi en iyi kullanabilecekleri yöntem teknolojiyi doğru ve etkili kullanabilmek şu anda. Daha etkin kullandıklarında gönüllülerle de aralarındaki bağ güçlenecek.
Peki senin gibi sosyal girişimci adaylarına ne gibi önerilerde bulunursun?
- Bir sosyal girişimcinin motivasyonu içseldir. Hayallerini takip etsinler. Mevcut durumdan şikayet etmek yerine “sorun ne” diye sorup sorunu tespit edip çözüme yönelsinler. Vizyonları neyse hayallerinin en ucunda ne görüyorlarsa oraya gidene kadar yılmadan yürüsünler. Bir sorunu çözmek için bir a noktası bir b noktası varsa ve yine de sorun çıkıyorsa bir c noktası bulsunlar.
Söyleşi: Fatma Emel YALÇIN
emelyalcin@bengonulluyum.org
Söyleşi: Fatma Emel YALÇIN
emelyalcin@bengonulluyum.org








